Beklenen 21 Aralık 2020 tarihini geçirdik. Tıpkı 21 Aralık 2012 tarihini de geçirdiğimiz gibi…
Oysa 2012’de Dünyanın sonunu bekliyorduk. Kurtulmak isteyenler yüksek yerlere gitmiş, mumlarını ve acil durum çantalarını hazır etmiş, en uzun geceyi yıllardır beklenen o güne hazırlıklı olmanın haklı gururunu yaşayarak geçirmişti! 22 Aralık sabahı olduğunda ise sevinsin mi, üzülsün mü bilemediği son derece sıradan bir güne uyanmış, Maya takvimini bir kenara bırakıp kendi takvimini yaşamaya devam etmişti. Hepimizin, benzer durumda yaptığı gibi…
O gün kıyamet kopmamıştı ama gökyüzünde 8 derece Akrep burcundaki Satürn, 8 Derece Oğlak burcundaki Pluto ile 2020 yılında yapacakları kavuşum öncesinde son kez bağlantı kurmaya başlamış ve hayatımızı kökten değiştirip, dönüştürecek süreç için gereken ön hazırlıkları yapmıştı. Yani astroloji ile derin bağlantıları olan Mayaların 21 Aralık 2012’ye binlerce yıl öncesinden işaret göndermelerinin elbette bir açıklaması olmalıydı, ve de vardı!
Hazırlık sinyalini 2012’de alan Satürn ve Pluto, 2020’nin Ocak ayında Oğlak burcunda buluştuklarında aslında 1518 yılında yaptıkları son görüşmenin mütalaasını yapmaktaydılar. Ve kaç jenerasyonun daha önce hiç karşılaşmadığı bir deneyimi bize yaşattılar…
21 Aralık 2020 tarihinde Kova burcunun 0 derecesinde kavuşan Jüpiter ve Satürn ise bu zorlu senenin ardından artık yepyeni bir döneme geçiş yapacağımızı haber verir gibiydiler. Bu geçişin ‘nasıl’ olacağının ipuçları gezegenlerin karakterleri, bulundukları burcun özellikleri ve en önemlisi tekerrür eden tarihin içinde gizliydi.
Çıplak gözle görülebilen son gezegen Satürn ile en parlak ve en büyük gezegen Jüpiter’in kavuşumları binlerce yıldır her zaman çok önemli sayılmış ve aynı burçta buluşmaları Büyük Kavuşum diye adlandırılmış.
Bu ikilinin gökyüzünde izledikleri enteresan bir kavuşum sistematikleri var. Jüpiter, Satürn gezegeninden daha hızlı. O Güneş’in çevresini 12 yılda dönerken, Satürn ortalama 29 yılda dönüyor. Aralarındaki bu hız farklı ikilinin her 20 yılda bir, başka burçta kavuşmalarına vesile oluyor. Böylece bir araya geldikleri burcun temsil ettiği konulara göre 20 yıllık bir döngüyü başlatmış oluyorlar.
Ama bu kavuşumlar, aslında 800 senelik daha büyük bir döngünün küçük çarkları gibi. Çünkü Satürn ve Jüpiter aynı burçta ve derecede ortalama 800 yılda bir buluşuyorlar ve her 200 yılda bir ise yeni bir elemente geçiş yapıyorlar.
Böylece 20 yıllık buluşmalarını genel olarak aynı elemente sahip burçların içinde yaparak ‘iki koca yüzyılın’ ana temasını belirliyorlar.
21 Aralık 2020’de Kova burcunda buluşan Jüpiter ve Satürn bu burçtaki Büyük Kavuşum döngüsünü yeniden başlatırken, son 200 yıldır toprak elementinde gerçekleştirdikleri buluşmaları da hava elementine taşımış oldular.
Jüpiter ve Satürn kavuşumları genel olarak yeni düzenlerin, yeni sistemlerin, yönetimlerin, tarihe damgasını vuran gelişmelerin, doğal afetlerin, ekonomik değişimlerin ve önemli liderlerin ortaya çıktığı zamanlardır.
0 derecede Kova burcunda gerçekleşen bu kavuşumla önümüzdeki yıllar içinde hava elementinin hafif, yayılan, geçirgen ve yükselen etkisi hızlıca yeni gelişmeleri deneyimlemeye başlayacağımızı ve Kova burcunun anlattığı teknolojik ilerlemeleri, yeni buluşları, yönetim şekli değişikliklerini, insan hakları ve daha iyi yaşam şartları için devrimler ve ayaklanmalar yaşanabileceğini, toplumsal gelişmeleri, özgünlük ve özgürlük temalarıyla haşır neşir olacağımızı anlatıyor. 0 derecenin taze enerjisi ise yepyeni, hiç bilinmeyen, ilk defa gerçekleşecek olayları da içeriyor gibi.
Jüpiter gezegeni en bilinen anlamıyla genişlemeyi, büyümeyi, yayılmayı, çoğalmayı, korumayı, şansı anlatırken, Satürn ise daralmayı, kısıtlamayı, durmayı, sınırları, engelleri, disiplini, sorumlulukları, kuralları ve yeniden yapılandırmayı anlatır.
Birbirinin zıttı gibi çalışan bu iki enerji Kova burcunda birleştiğinde Satürn’ün bu burçta yönetici olması ve hiyerarşik sıralamada daha güçlü kabul edilmesi yüzünden Satürn’ün ifade ettiklerini Jüpiter’e göre daha çok göstermesi beklenir.
Yani Dünyanın bu gelişim sürecinin özellikle ilk 20 yılını daha çok değişim sancılarını yaşayacağımız bir dönem olarak düşünebiliriz.
Sonuçta gördüğünüz gibi döngüler bitmiyor. Biri biterken diğeri başlıyor.
Diğeri başlarken öteki bitiyor. Ve en önemlisi insanlık bu süreçleri ilk defa yaşamıyor!
Her şey dönüyor. Bazen başlangıç bir son, bazen de son zannettiğimiz bir başlangıç oluyor.
Satürn ( zorluk) ve Jüpiter’i ( kolaylık ) yan yana getirdiğimizde her zaman aklıma çok sevdiğim ve bol bol okuduğum bir sürenin ayetleri geliyor. Belki de bu kavuşumla sistem bize sadece bunu söylemek ve hatırlatmak istiyor!
“Öyleyse her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır!
Ve her zorlukla birlikte bir kolaylık vardır.”
İpek Kigan
23.12.2020